Eski Mısır Tarihi
MISIR TARİHİ:    Mısır, Afrika kıtasının kuzeydoğusunda bulunan, batısı, güney batısı ve doğusu çöllerle kaplı bir alandır. Mısır’ın asıl alanı çölün içinde yer alan ve aşağı Mısır ve yukarı Mısır olarak iki bölümde ele alınan 10 – 20 km. genişlikte ve yaklaşık 1100 km uzunlukta Nil Nehri vahasından oluşmaktadır. Bu alanın sadece batıda dar bir kıyı şeridi ile Libya’ya, Sina Yarımadası ve Süveyş Boğazı ile Suriye’ye doğal geçidi olduğundan burada kurulan devletle r öteki büyük antik devletlerden çok daha fazla yalıtlanmış haldedir. Bu da Mısır’ın olağanüstü dengeli ve uzun ömürlü bir devlet olmasını sağlamıştır.
MISIR’IN TARİH ÖNCESİ DEVİRLERİ:    Mısır; yer yüzünde iskan olunan en eski coğrafyalardandır. Mısır’ ın tarih öncesi devirleri   paleolitik  dönemde başlar. Avrupa’ nın buzullarla örtülü olduğu   bu dönemde bu günkü Afrika Çölü’nü oluşturan alanlar aldığı yağmurlar nedeniyle yerleşime son derece elverişliydi. Nil Vadisi ise bu günkü seviyesinden daha yüksek ve kıyıları bataklık hâldeydi. Bir göl gibi olan Nil Vadisi çevresindeki yüksek noktalarda yerleşen insanlar avcılık ve balıkçılıkla geçiniyorlardı. Bu dönem insanının kayalara çizdikleri hayvan figürleri Fransa ve İspanya’daki örnekleriyle  büyük benzerlik göstermektedir. Nil Vadisindeki yerleşimlerin bu dönemde bazı tahıl cinslerini kullanmakla birlikte henüz yerleşik tarıma ve tarımsal üretime geçmemiş oldukları anlaşılıyor. Paleolitik dönemin sonlarına doğru kuzey Afrika’da iklim değişiklikleri başladı. Bir yandan geniş plâtolar önce bozkırlara sonra çöle dönüşür-ken ve çöl giderek genişlerken Nil Vadisi bu günkü şeklini aldı. Geniş alanların çölleşmesiyle çekilen suların peşinden insanlarda suyu takip ederek Nil Vadisine indiler. Bundan sonra Mısır’da Neolitik Kültür Devri  başlar.  İnsanlar giderek daralan alanlara sıkışan kitlelerin   ihtiyaçlarını   karşılamak   için   tıpkı Mezopotamya’ da olduğu gibi kanallar açarak bataklıkları kurutup bildikleri tahılı kendileri üretmeye başladılar.Kumaştan ve kerpiçten yaptıkları evlerle köy ve kasabaları oluşturdular,hayvanları evcilleştirdi-ler.Bçylece elverişli toprakları ekip biçen, yerleşik hayata geçen, hayvan yetiştiren, kilden yaptıkları çanak     çömlekleri fırında pişirmesini öğrenen Mısır’ın neolitik kültürü ortaya çıktı.(M.Ö 4500) Mısır’ın hanedan-lık dönemine kadar sürmüştür. Bu dönemde yerleşim birimleri Nil Nehri etrafında kurulmuştur. Zamanla madenlerin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte köyler büyüdü ve bazıları şehir hâlini aldı. Etrafı surlarla çevrili bu şehrin ortasında bir tapınak ve hükümdar sarayı bulunuyordu. Bu şehirler zamanla gelişip çevre-lerindeki topraklarla birlikte bağımsız bir şehir devleti hâline geldiler. Bunlara NOM adı verilir. Dönemin sonlarına doğru nomlar birleşerek kuzeyde ve güneyde iki ayrı krallık kurmuşlardır. Bu iki devlet Mısır’ı birleşik bir devlet yapmak için uğraşmışlardır. Yukarı Mısır krallığının firavunu olan Narmer bu iki krallığın  tek  çatı  altında birleşmesi mücadelesini başlatan kişidir. Bütün Mısır’ı ilk olarak tek bir birleşik devlet hâline getiren Menes olacaktır. İki krallığın birleştiği noktada yer alan Memfis’i de başkent yapmış-tır. Menes’in aşağı ve yukarı Mısır’ı birleştirmesiyle Mısır tarihi ve firavunlar sülalesi dönemi başlamıştır. Yeni imparator dönemi başında yerleşmiş bir geleneğe göre Menes, Mısır Devleti’ni kurarken askerlerini yukarı Mısır’dan aşağı Mısır’a götürerek bu krallığa ani bir baskın düzenlemiş zaferden sonra Memfis’i başkent yapmıştır. İki bölgenin birleştirilmesi aşama aşama olmuştur. Güneyin büyük kentleri arasında gerçekleşmiş ve This sülalesinin lehine sonuçlanmıştır. This sülalesinin ortaya çıkma nedenleri karanlıktır. Mısır tarihinin ilk yazılı belgelerinden biri olan ve güney kralının kuzey kralını yenilgiye uğratmasını can-landıran Narmer Tableti bir savaştan söz eder. Ama bu şiddet arkeolojik buluntularla kanıtlanamamıştır. Birleşme bir fetihten çok kuzeyin güney tarafından asimile edilmesidir. This mezarlığında yapılan kazılar sonucu bu dönemin bir özelliği ortaya çıkmıştır. İrihor, Ka, Akrep Kral birinci sülaleden önceki krallardır. Bu  kralların  icraatları  hakkında çok bilgi yoktur. Mısır bilimciler bu döneme Sıfır Sülale Dönemi ismini vermişlerdir. Hierakonpolis’te bulunan ve Akrep Kral’ın kafasını tasfir eden bir heykelde hükümdarın başındaki beyaz taç onun sadece Mısır’ın bir bölümünü yönettiğini gösterir. Narmer ise peşpeşe kırmızı ve beyaz taçları takmış ilk hükümdardır. Mısır devletinin kuruluşundan Büyük İskender’e kadar geçen süre 31 sülaleye ayrılmıştır. Bu düzenleme ilk kez M.Ö 280’lerde Hellen dilinde bir Mısır Tarihi yazmış olan Manetho tarafından yapılmıştır.
 ERKEN DEVİR 1. ve 2. SÜLALELER:
This Sülaleleri:       Mısır’ın ilk iki sülalesi kökenleri dikkate alınarak bu adla anılır. This kentinin yeri kesin olarak belli değildir. Abidos çevresinde bir yerde olabilir. Bu dönem hakkındaki bilgilerimiz Palermo yazılı taşı yıllıklarına Sakkara ve Abidos’ta bulunan mezarlara ve buradan çıkarılan gereçlere dayanır. 1. Sülale dönemi mezarlarından fildişi tabletler ele geçmiştir. Bunlarda genel olarak tahta çıkan kral ve yönetimle ilgili bilgiler yer alır. Aynı zamanda saltanat yönetiminin dinsel, siyasal ve de ekonomik önemli olaylarına yer verilir. 1. Sülale döneminde ülkeyi 8 firavun yönetmiştir. 2. Sülale döneminde ise firavunların sayısı 9 ya da 11’dir. 2. Sülale hakkında pek fazla bilgi yoktur. Bu döneme ait firavunların mezarları henüz bulunamamıştır. 1. Sülale firavunlarının mezarları ise hem Sakkara’da hem de Abidos’ta ele geçmiştir. Bu durum hakkında iki hipotez öne sürülmüştür. Birincisi Sakkara mezarları 1. Sülalenin gerçek mezarlarıdır. Abidos’taki mezarlar ise onların anılarına yapılmış boş mezarlardır. İkinci görüş Abidos mezarları kesinlikle 1. Sülale firavunlarına aittir. Sakkara mezarları ise hükümdarların yakınları olan yüksek devlet görevlilerinin mezarlarıdır. Mısır’da yazının icadi ve yayılması bu dönemdedir. Mısır yazısı olan hiyeroglif, belki fikir olarak Mezopotamya’daki çivi yazı-sından ilham alınarak oluşturulmuştu ama oluşum biçimiyle tamamen Mısırlılara hastı. Memfis hem başkent hem de kutsal bir şehir olarak önemini korumuş ancak Menes’e akraba bir aile tarafından kurulan 2. Sülale döneminde krallar daha çok This kentinde ikamet etmişlerdir. İkinci sülale dönemin-de yazının kullanımının yaygınlaştığı, yazının gelişmesine paralel olarakta devlet örgütü ve organizas-yonun geliştiğini krallığın ülke dışına sefer düzenleyebilecek kadar güçlendiğini görüyoruz. Ancak yinede bu krallık bu sülale zamanında bir iç savaşa bağlı olarak yıkılmaktan kurtulamamıştır.
 ESKİ KRALLIK(3. ve 8. sülaleler):      This döneminden sonra Mısır’da bir refah dönemi başlar: Eski İmparatorluk. This döneminin sonu ve eski imparatorluk başı arasında bir kopukluk yoktur. Bu dönemin  ihtişamı  dördüncü  sülalenin  üç  hükümdarına  ait  üç  büyük Gize piramitinin dikilmesiyle özdeştir:  Keops, Kefren, Mikerinos. Bu dönemde bir çok teknik yenilik gerçekleşmiştir. Bu bağlamda en çarpıcı örnek 3. sülale hükümdarı Coser’in basamaklı piramitidir. Bu piramit Coser’in baş veziri İmhotep tarafından yapılmıştır. Eski imparatorluuk dönemi bir istikrar dönemi olmuştur. Bu dönemde Mısır’da bazı askeri seferlerle birlikte nisbeten bir iç barış hüküm sürmüştür. Eski imparatorluğun yönetim  merkezi  Memfis’tir. 3. ve 4. sülaleler döneminde klasik Mısır devlet ve kültürünün oluşması yönünde önemli adımlar atılmıştır. 3. sülaleden Coser, baş veziri İmhotep yardımı ile monarşiyi bütün kurum ve kuruluşlarıyla yenileyerek monarşiye özel  bir  güç  ve  önem  kazandırmıştır. Diğer  yandan Coser’in  Abidos yakınında annesi için yaptırdığı anıt mezar mimarideki ilerlemenin başlangıcı olur-ken kendisi için Memfis yakınlarında yaptırdığı basamaklı piramitte kendisinden sonra tahta geçen krallara yaptırılacak piramitlerin ilk örneğini oluşturuyordu.
        4. Sülale:   Eski krallık döneminin en parlak çağı 4. sülalenin iktidarda bulunduğu dönemdir. Bu dönemin ilk kralı Snefru Mısır’ın askeri gücünü artırıp sınırları güneyde Nübye’ye, doğuda Sina Yarımadasına kadar genişletti. Batıda Lidyalılarla savaştı. Mısırlılar kendileri için gerekli olan malze-meyi temin için Suriye kıyılarına kadar giderken bir yandan da Mezopotamya, Girit ve İç Afrika ile de canlı  ilişkiler  kurmuşlardır. Daha sonra sırasıyla tahta geçen Keops, Kefren, Mikerinos dönemlerinde basamaklı piramit şeklinden geometrik planlı piramit şekline geçilmiştir.
        5.Sülale: Bir isyan sonunda 4. sülale devrilmiş ve hakimiyet rahiplerin eline geçerken Ra tapına-ğı rahibi Üzeyre firavun olmuştur. 140 yıl süren 5.sülale döneminde güneş tanrısı ve güneş dini ortaya çıkmış bu yüzden firavunlar güneş tanrısı Ra’nın oğlu olarak adlandırılırken isimlerinin sonuna Ra kelimesi eklenmiş ve Ra, milli tanrı olarak kabul edilmiştir.
       6. Sülale:   Bu sülale döneminde ülke sınırları güneyde Habeşistan ve Sudan yönünde genişletilip doğuda Kenan ülkesine seferler düzenlenmiştir. Ancak bu girişimler devletin gücünü olumsuz etkile-miştir. Giderek  merkezî  güç zayıflamış ve yerel beylerin güçleri artmış sonuçta da iktidar yıkılmıştır. 7. ve 8. sülalelerin 20 yıl süren hakimiyetleri ile ilgili bilgiler sınırlıdır. Eski imparatorluğun başlangıç döneminde This döneminden miras kalan yönetim yapıları gelişmiştir.Katipler yönetimin her kademesine müdahale etmiş ve denetim, kayıt ve arşiv konusunda iradelerini daha fazla göstermişlerdir.

 
Bölümler
 


Bu sayfayı nasıl buldunuz?
kötü
orta
iyi

(Sonucu göster)


 
Bugün 14 ziyaretçi (23 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol